Ruhuna El Fatiha
Arap Baba; Harput velilerinden olup gerçek adı Yusuf olup, babasının adı Arabşah'tır. Hayatı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Doğum tarihi ve yeri belli değildir.
On üçüncü asırda yaşadığı rivayet edilen Arap Baba, Harput'un fethi için gelen Selçuklu kumandanlarından olup, aynı zamanda büyük bir velidir.
İslamiyeti yaymak için bazen kılıç kullanan Arap Baba çoğu zaman insanlara doğru yolu göstermek için vaaz ve nasihatlerde bulundu. Sık sık, "Kılıçla geldim kalemle gideceğim" dediği belirtiliyor.. Selçuklu hükümdarlarından IV. Kılıçarslan’ın oğlu, III. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında H. 678 (1279) yılında inşa edilmiştir.Türbenin alt katında kabir odası, üst katında ise ziyaret edilen sanduka vardır. Arap Baba'nın kabrinin bir özelliği de naaşının herkes tarafından görülebilecek şekilde açıkta olmasıdır.
Türbe içinde üzeri yeşil kumaşla örtülü camdan bir sanduka içerisinde bulunan Arap Baba, çürümemiş cesedi ve kesik başı ile büyük bir ilgi toplamaktadır.
EFSANESİ
Arap Baba'nın başı vücûdundan ayrı gibidir. Bunun sebebi şöyle anlatılır: Yaygın inanışa göre, çok eski yıllarda Harput'ta büyük bir kuraklık başlamış, yağmurlar yağmaz, otlar yeşermez olmuş. İnsanların yağmur duasına çıkmaları, yalvarıp yakarmaları fayda etmemiş. Harput'ta yaşayan Ermeni büyücü, zengin bir âilenin kızına veya diğer bir rivayete göre de Harput'ta Arap Baba türbesine yakın evlerden birinde oturan Selvi adlı yaşlı bir kadın rüyasında, Arap Baba'nın türbedeki naaşının başını kesip bir dereye atarsa yağmur yağacağını görmüş. Komşularına anlattığı rüyası bütün Harput'a yayılmış. Günler geçmiş Harput'a bir damla yağmur düşmemiş. Kıtlık kapıda. Çaresiz kalan insanlar Selvi Nine'yi Arap Baba'nın başını kesme konusunda ikna etmeye çabalamış. Ancak yaşlı kadın buna cesaret edemeyince, bir gece evinin etrafında toplanıp evi taşlamaya başlamışlar. Ertesi sabah yaşlı kadın çaresiz, yüreğindeki korkuları bastırmaya çalışarak, Arap Baba'nın türbesine gitmiş ve cesedin başını keserek dereye atmış. Bunun üzerine yağmurlar haşlamış başlamasına ama kıtlıktan daha büyük bir felaket yaşanmış. Seller coşmuş, dereler taşmış. Yağmurlar bir rahmet olmaktan çıkmış, felakete dönüşmüş. Yine bir gece Selvi Nine rüyasında bu defa Arap Baba'yı görmüş. Arap Baba, "Eğer başımı attığın yerden alıp yerine koymaz isen yağmurlar dinmez, senin de halin haraptır" diye öfkeyle bağırmış. Yaşlı kadın, sabah korkuyla uyanıp dereye indiğinde, kesik başın dere kenarında durduğunu görmüş, hemen alıp getirip sandukada yerine koymuş. Ardından yağmurlar dinmiş ve her şey eski haline dönmüş.
2008 yılında Elazığ'ın Harput Mahallesi'nde Arapbaba türbesi içinde bulunan ve mumyalanmadığı halde yaklaşık 700 yıldır bozulmadığı öne sürülen Arapbaba'nın naaşı , Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün izniyle bilim adamları tarafından incelenmiştir. http://www.gazetevatan.com/curumeyen-cesedin-sirri-cozuldu--191683-yasam/
Geniş bilgi için;
http://www.elazigkulturturizm.gov.tr/TR,58571/arap-baba--mescidi--ve--turbesi.html